ÇOCUK VE İLETİŞİM

İletişim; duygu, düşünce ve bilgilerin söz, el, kol, baş hareketleri, yazı, görüntü vb. aracılığı ile bir kimseden başka bir kimseye iletimidir. Yani iki kişi arasındaki mesaj alışverişidir.
İletişim insanlar asındaki en önemli sosyal araçtır. Birbirimizi anlamak, kendimizi ifade edebilmek, bize anlatılanı kavramak öncelikle doğru iletişim becerileriyle mümkün olabilir.
İletişim tüm insani ilişkiler açısından çok önem taşır. O hâlde başarılı ve doğru bir iletişim nasıl sağlanır?
• Empati kurabilmek yani karşımızdaki insanın duygularını anlamaya çalışmak ve olaylara onun penceresinden bakabilmek en önemli iletişim kuralıdır.
• Doğru ve samimi olmak. Abartısız ve içten davranmak da iletişimdeki temel faktörlerden biridir.
• Karşımızdaki insanlara koşulsuz saygı göstermek. Yargılamadan, eleştirmeden öncelikle insan olmalarının bilinci ve hoşgörüsüyle davranabilmek.
• Konuşurken mutlaka göz teması sağlamak.
• İletişim sadece konuşmak değildir. İyi bir dinleyici olmak da iletişim kurallarındandır.

İletişimin ilk temelleri ne zaman atılır?

Anne-baba ve çocuk arasındaki iletişimin ilk temelleri bebeklik döneminde atılır. Bebeğin kendilerine gülümsediğini gören anne ve baba da ona gülümseyerek ve konuşarak karşılık verirler. Bu bebeği daha da mutlu eder. İyi gözlemci olan ve bebeğin diyalog isteğini fark eden anne-babalar bu konuda daha başarılı olurlar. Anne-baba ve çocuk arasındaki mesaj alışverişi yalnız konuşulan sözcüklerle sınırlı kalmaz, onların ötesinde anlamlar taşır. Karşılıklı bilgi alışverişinden başka duyguları da paylaşırlar ve birbirlerine destek olurlar.
İyi iletişim kurmayı başarabilen aileler yaşamlarındaki acı-tatlı tüm olayları ve sorunları paylaşmayı bilen ailelerdir. İyi iletişim kurmak için çocukla yalnızca konuşmak yetmez; aynı zamanda ona hareketlerle duyguların da hissettirilmesi, yani vücut dilinin de kullanılması gerekir. Bu da zamanla öğrenilebilen bir durumdur.

Çocukla iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

• Öncelikle çocuğunuzu iyi dinlemeyi öğrenmelisiniz. Onu dinliyormuş gibi yapmayın, Bunu hemen hisseder. Eğer bir işiniz varsa biraz beklemesini ve birazdan onu dinleyeceğinizi ifade edin.
• Onunla konuşurken göz göze gelmelisiniz, bu onun kendisini önemli hissetmesine neden olur. Konuşma başlamadan önce onu kucağınıza alabilir ya da onun mesafesinde oturabilirsiniz. Yukarıdan konuşmanız onun karşısında bir güç olduğunuz imajını yaratabilir. Söylediklerini anladığınızı belli etmek için onay işaretleri verin (başınızı sallamak, hıı hıı, evet, seni anlıyorum gibi.)
• Görüşlerini saygı ile dinleyin. Haksız olduğu bir konu söz konusu olsa bile dinlenmeye hakkı vardır. Kendi duygularını, düşüncelerini tanımalı ve özgür bir ortamda bunu her zaman söyleme hakkı olduğunu bilmelidir. Kendisini rahatlıkla ifade edebilen bir çocuk kendisine daha çok güvenir.
• Sorunlarını çözmek için kendisi çaba göstermelidir. Zorlandığı anlarda çözümsel davranmayın sadece ona yol gösterin. Çözümü kendisi bulabildiğini görebilsin.
• Yanlış bir davranış yapmış olsa bile ondan bahsederken öncelikle olumlu olan yönlerini vurgulayın. Bu davranışı ile onu sevmenizden bir şey eksilmediğini hissettirmelisiniz. Olumlulardan sonra olumsuz davranışlar nedenleri ile vurgulanmalı ve çözüm için birlikte yeni kararlar alınmalıdır.
• Almış olduğunuz her yeni karar ya da koymuş olduğunuz her kural kararlı ve sürekli bir biçimde uygulanmaya devam edilmelidir. Sağladığınız tutarlılık doğru davranışın yerleşmesini sağlayacaktır.
• Ona gün içerisinde yaşına uygun sorumluluklar verin. Yapmış olduğu her sorumluluk için dönem dönem ona teşekkür etmeyi unutmayın.
• Gün içerisindeki yapacağı her şey yaşına uygun bir şekilde planlanmalıdır. Ne kadar süre televizyon izleyecek, saat kaçta uyuyacak, oyuncaklarını ne zaman toplayacak gibi. Bunun bilincinde olan bir çocuk kendi sınırlarının ve birey olduğunun daha çok farkındadır.
• Anne ve baba olarak her akşam onunla özel rutin aktiviteler planlayın. Bir çocuk için annenin yeri ayrı babanın yeri ayrıdır. Bu nedenle birbirinizin rollerini almak için çaba göstermeyin. Her akşam sizinle en az bir şey yapacağını bilmesi onu mutlu eder, rahatlatır ve ilişkinizi güçlendirir.
• Onu sevdiğinizi dile getirmelisiniz. Sevgiyle büyüyen bir çocuk yaşam karşı çok daha güçlü durur.
• Söz verdiğiniz şeylerde kesinlikle geri çekilmeyin. Bu onun size olan güvenini zedeler.
• Ona ait olan sınırları aştığında uyarıda bulunun. Bu uyarılar çocuğu azarlayacak ya da rencide edecek biçimde olmamalıdır. Açıklayıcı bir uyarı, bu davranış sonrasında ondan beklediğiniz davranış biçimi ve kararlı bir tutumla zaten istediğiniz sonucu alabilirsiniz.
• Bir çocuk yetiştirirken sabırlı olmak ve karşınızdakinin bir çocuk olduğunun farkında olmak çok önemlidir. Sabırlı olabilmeniz için kendinize de zaman ayırmalı, yaşamdaki yerinizin ve beklentilerinizin daha fazla farkında olmalısınız. Unutmayın, mutlu anne-babalar daha mutlu çocuklar yetiştirebilecektir.

İletişim engelleri nelerdir?

• Emir vermek, yönlendirmek.
• Uyarmak, gözdağı vermek.
• Ahlak dersi vermek.
• Öğüt vermek ve çözüm önerileri getirmek.
• Yargılamak, eleştirmek, suçlamak.
• Ad takmak, alay etmek.
• Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak.
• Yatıştırmaya, avutmaya çalışmak.
• Soru sormak, sorgulamak.
• Konuyu saptırmak.

Söz Hakkı:

Çocuklara söz hakkı verin. Çünkü söz hakkı verilen çocuk aşağıdaki nitelikleri kazanır:
• Söz hakkı olan ve dinlenen çocuk anne ve babasıyla daha sağlıklı iletişim kurmayı başarır.
• Dinlendiğini fark eden çocuk daha huzurlu olur.
• Çocuğun kendini ifade etme yeteneklerinde önemli bir artış olur.
• Anne babalar kendini anlatıp ifade edebilen çocuklarının problemleri, korkuları, beklentileri hakkında daha geniş bilgiye sahip olur ve ona daha fazla yardımcı olabilirler.
• Söz hakkı tanınan çocuk ileriki yaşamında problemleri konuşarak çözmeyi öğrenir. Bu da ona, meslek ve aile yaşamında daha büyük başarılar sağlar.
• Kendini sözel olarak ifade edebilen bir çocuk, kendi problemlerini kendi ürettiği çözümlerle çözünce önemli oranda özgüven kazanır.
• Çocuğun kendini ifade edebildiği ailelerde kavgalar daha az olur.
• Kendini sözlerle ifade edebilen çocuk mutlu bir çocuktur.
• Çocuk duygularını, düşüncelerini sözcüklerle anlatabildiğinde daha az şiddete yönelir. Kardeşi ve arkadaşlarıyla arasında daha sağlam dostluklar ve sevgi köprüleri kurulur.
• Kendini ifade edebilen çocuk, yaratıcı enerjisini, fark edilmek, değer görmek için bir sürü oyun oynayıp yaramazlık yaparak değil, daha üretici ve yararlı faaliyetlere harcar. Bu da onun kişiliksel, kültürel gelişimine büyük katkı sağlar.
• Kendisine söz hakkı tanınan çocuk sevildiğini hisseder. Yüreğinde sevgiyi çoğaltır ve sevgi dolu bir kişilik geliştirir.
• Söz hakkı tanınan çocuk ileriki yaşlarında bağımsız, sorumluluk sahibi, üretici, özgüveni tam bir birey olarak topluma kazandırılır.

İletişimin Önemi:

Derslerinde yardımcı olduğum 9 yaşında bir erkek öğrencim vardı. Bir gün yine ders çalışmaya yanıma geldiğinde morali hayli bozuktu. “Her şey yolunda mı?” diye sorduğumda, “Evet,” dedi. Ama ben yine de bir sorunu olduğunu anlamıştım. Dersten sonra kendisini eve ben götürüp annesine, “Bugün çocuğun morali bozuk, bir durum mu var?” diye sordum. Annesi de, “Son bir haftadır böyle, ben de anlamadım. Eve geliyor, selam vermeden odasına gidiyor, bir şey söylesem tersliyor. Bilmiyorum ki ne yapsam?” dedi. Ben de, “Siz bir şey yapmayın, ben diğer derste sorunu çözmeye çalışırım.” dedim.
Bir hafta sonra yine yanıma geldi ve aynı durumdaydı. Ben çocuğa, “Bugün ders çalışmayacağız, biraz sohbet edeceğiz. Her zaman da ders olmaz ki değil mi ya?” dedim. “Evet,” deyip başını salladı. Ben devam ettim: “Senin bir sorunun var ama bana demiyorsun. Eğer sorununu bana söylersen, sana söz veriyorum çözümü için elimden geleni yapacağım.” “Evet, bir sorunum var ama hocam sen bunu çözemezsin!” dedi. Ben de, “Hele bir söyle bakayım, belki çözülmesinde yardımcı olurum,” dedim. Çocuk başladı anlatmaya: “Annemle birlikte gezmeye gitmiştik. Bir markette 10 €’ya bir elektronik oyuncak araba aldım. Fakat bu oyuncağı annem evde yanlışlıkla üzerine basarak kırdı ve bana, “Yarın okuldan sonra birlikte gider yenisini alırız,” dedi. Ertesi günü okuldan gelip anneme söyledim ama o bana yine, “Yorgunum, yarın gidelim,” dedi. Ertesi gün aynısı. Yani oyuncağı satın almadı. Bana söz verdi almıyor!” dedi.
Çocuk olayı anlattıktan sonra durum hemen anlaşıldı. Ben tekrar çocuğu evine götürdüm. Annesini dışarı çağırarak, “Hemen bugün ya da yarın oğlunu markete götür ve aynı oyuncağından bir tane al!” dedim. Annesi de “Tamam,” dedi. Ertesi gün çocuğun annesi beni aradı ve problemi çözdük hocam çok sağ ol. Şimdi önceki gibi yine tatlı ve çok sevecen oldu,” dedi.

Çocuklarınıza karşı tutarlı ve kararlı olun. Ona, tutabileceğiniz sözler verin. Tutamayacağınız sözler kesinlikle vermeyin. Örneğin, bir hafta sonu birlikte tiyatroya gitmeye karar verdiniz. O gün geldi. Siz tam hazırlanırken birden kar veya yağmur yağmaya başladı. Hava da çok soğudu. Arabanız da yok. Bu durumda yani sözünüzü tutmanızı zorlaştıracak bir engel çıktığında hemen vazgeçmeyin. Yapmanız gereken kalın giyinmek ve elinize şemsiyenizi alıp, “Hadi bakalım, tiyatroya gidiyoruz!” demek olacaktır.

Söz verip sözünü tutmayan ya da tehdit edip yerine getirmeyen ana-baba, çocukta sorumluluk duygusunu ve otokontrolü geliştiremez.

“ÇOCUK VE İLETİŞİM” için 8.782 yanıt

  1. These drugs improve survival and reduce hospitalization in people with heart failure cialis generic Rituximab has been reported to stabilize the podocyte actin cytoskeleton through its binding to a cross reactive epitope of sphingomyelin phosphodiesterase acid like 3b SMPDL3b 87