ÇAĞDAŞLAŞMA ÜZERİNE

Çağ” kelimesi “zaman dilimi” “vakit” anlamına gelir. Çağdaş ise aynı çağda yaşayan, çağcıl, muasır, bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan anlamındadır. Çağdaşlık kavramı ise, genel anlamda çağın gerektirdiği sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik gelişmişlikle ilgili bir anlayışı niteler.

Çağdaşlaşma sosyal değişmenin özel bir şeklidir. Çağdaş, yaşadığımız zamana uygun demektir. Kelime latincedeki “modenuis”ûan, o da, “hemen şimdi” anlamına gelen “modo”dan türetilmiştir. Çağdaşlaşma, terim olarak, tarih boyunca gelişmiş kurumların bilimsel bilgideki olağanüstü artışı yansıtan ve hızla değişen fonksiyonlara adapte edilmesi (uyarlanması) süreci diye tanımlanır.

Çağdaş dünyada çağdaş birey olabilmek, salt gelişmiş bir toplumun üyesi olmaktan da öte, insanlığın o ana dek geliştirmiş olduğu bütün insani değerlere yakın durmak demektir.

Çağdaş bir toplum, bireylerinin özgürlğünü güvence altına alabilmiş bir toplumdur. Böyle bir toplumda yaşayan bireyler bireyin özgürleşmesini engelleyen tüm doğmalardan arınmış, bilimsel ve laik bir düşünce sistemini özümsemiş ve birbirlerinin haklarına saygılı olan bireylerdir.

XIX. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak günümüzde de geçerli olan bir anlayışa göre, modern, yani çağdaş kelimesi, toplumlar arasında en çok gelişmiş olanların temsil ettiği teknik, bilgi ve ilmi zihniyetin karşılığıdır. Aynı anlayışa göre “çağdaşlık”, teknolojik, siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmede en ileri olan ülkelerin ortak özelliklerinin ifadesi “Çağdaşlaşma” da, ülkelerin bu özellikleri elde etme çaba ve özlemlerini, yahut aynı mahiyette bir cereyanı dile getiren bir terimdir. Oysa benzer durumları ifade etmek için başka kelimeler de kullanılmakladır. Yakın zamanlarda, özellikle gelişmiş ülkelerin az gelişmiş ülkeler üzerindeki etkisini belirtmek üzere ‘Batılılaşma’, ‘Sanayileşme’ terimlerinin de kelime hazinemize katıldığını görürüz.

Bugün çağdaş toplum dendiğinde, en gelişmiş ve kalkınmış batı toplumları akla gelir. Örneğin demokratik bir hukuk düzeni gerçekleştirebilmiş, ekonomik yönden gelişmiş, bilim, sanat ve kültürde ileri gitmiş bir toplum çağdaş bir toplum olarak nitelenir.

Batılılaşma batı ülkelerine göre geri kalmış; siyasi, ekonomik, teknik, eğitim, hukuk vs. gibi alanlarda Batı seviyesine çıkma arzusu anlamında da kullanılmaktadır. Batılı ülkelerin saydığımız alanlarda ileri seviyede olmaları Batılılaşmanın; “modernleşme”, “yenileşme”, “gelişme” gibi kavramlarla ay-nı anlamda kullanılmasına neden olmuştur. Batılılaşma konusunda çaba gösteren ülkelerdeki aydınlardan bazıları batılılaşmayı, Batıyı olduğu gibi anlamak olarak algılarken, bazıları da bir bütün olarak batıyı “Batı Kültürü”, “Batı Medeniyeti” olarak ayırmışlar ve Batının maddi yönünün alınmasının yeterli olacağını düşünmüşlerdir.

Çağdaşlaşmak kısaca batılılaşmaktır. Batılılaşma ise başta Avrupa ve Amerika olmak üzere batının belirli kurumlarının ve yaşam biçiminin az gelişmiş toplumlar tarafından bir model olarak benimsenmesidir. Bu felsefeye göre çağımızda en etkili ve önemli yenilik, Batı’nın imkân ve zenginliğine ulaşarak onlar gibi bir hayat yaşamak, hayata onlar gibi bakmaktır.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, çağdaş olabilmek için, çağın her tür üretimine ve tüketimine katılmak, çağın temel değerlerini paylaşmak, onları, sahiplenmek gerekmektedir. Aksi halde, öz de değil, söz de çağdaşlıktan söz etmiş oluruz.

Kaynak: Mustafa Birgin, Çağdaş İnsan Yetiştirmek